1. Before kelimesinin ilk anlamı “(daha) önce” demektir. Fakat bu anlamdaki kullanımına ve dolayısıyla kullanılacak zamana (tense) dikkat etmek gerekir. Eğer “bugünden geriye doğru” anlamında “önce” diyorsak ve olayın “ne kadar önce” meydana geldiğini söylemiyorsak, özellikle İngiliz İngilizcesinde present perfect tense ile birlikte kullanılır:

I think I’ve seen this film before. (Galiba bu filmi daha önce görmüştüm.)
Have you ever been here before? (Daha önce buraya hiç geldiniz mi?)

Eğer “geçmiş bir andan geriye doğru” anlamını vermek istiyorsak, past perfect tense ile birlikte kullanılır:

She realised that she had seen him before. (Onu daha önce gördüğünün farkına vardı.)

2. “Bugünden geriye doğru” anlamında kullanıp olayın ne kadar zaman önce olduğunu belirtiyorsak ago kullanılır: 

I left London two years ago. (İki yıl önce Londra’dan ayrıldım.) = … two years before/before two years denmez.

3. Before, “(ondan) önce” anlamında tek başına kullanılmaz. Bunun yerine first ya da before that kullanılır:

I want to get married one day. But before that / first, I want to travel. (Bir gün evlenmek istiyorum. Ama önce seyahat etmek istiyorum.) = … But before, I want to travel denmez.

4. Before, iki cümleciği birbirine bağlar. Cümleciklerin yer değiştirmesi, anlamı bozmaz. Ancak cümle before ile başlıyorsa araya virgül koymakta yarar vardır:

Before I have breakfast, I always have a shower. = I always have a shower before I have breakfast. (Kahvaltı yapmadan önce hep duş yaparım.) 

5. Eğer ana cümle gelecek zamanı anlatıyorsa, before ile başlayan cümlecik geniş zamanda olur:

I’ll telephone you before I come. (Gelmeden önce sana telefon ederim.) = … before I will come denmez.

6. Bir olayın bitmesini/tamamlanması vurgulamak için, cümlenin before tarafında present perfect ve past perfect tense kullanılır:

You can’t go home before I’ve signed the cheques. (Ben çekleri imzalamadan önce eve gidemezsin.) = Çekleri imzalama işim tamamlanmadan gidemezsin.
He went out before I had finished my sentence. (Cümlemi bitirmeden çıktı gitti.) = Cümlemi tamamlama işi bitmeden önce

7. Bazen gerçekleşmeyen olayları anlatmak için before kullanılır:

We’d better get out of here before your father catches us. (Baban bizi yakalamadan buradan çıksak iyi olur.)

8. Resmî dilde, before’dan sonra –ing kullanmak da mümkündür. Ancak burada önemli olan, cümlenin iki fiilini de aynı öznenin yapmış olmasıdır: 

I had a shower before going out. (Dışarı çıkmadan önce duş yaptım.) = Duş yapan da dışarı çıkan da aynı kişi.

9. Before, edat olarak “–den önce” anlamına gelir:

I must be there before nine o’clock. (Saat dokuzdan önce orada olmam lazım.)
A few miles before the border we were stopped at an army checkpoint. (Sınırdan birkaç mil önce askerî bir kontrol noktasında durdurulduk.)
The names are in alphabetical order, so Barnes should come before Brown. (İsimler alfabetik sırada; bu yüzden Barnes’ın, Brown’dan önce gelmesi lazım.)

10. Before, edat olarak “–in huzurun(d)a, -in önün(d)e” anlamına da gelir:

Lawrence knelt before the king. (Lawrence, kralın önünde/huzurunda diz çöktü.)
They had the advantage of playing before their home crowd. (Kendi seyircisi önünde oynama avantajına sahiptiler.)
He was brought before the judge. (Yargıcın önüne çıkarıldı.)
You’re still young; you have your whole life before you. (Daha gençsin; önünde koca bir hayat var.)