COLLOCATIONS (MAKE & DO)

Türkçeden örneklerle başlayıp sonra İngilizcedeki örneklere geçerek collocation kavramının ne olduğunu anlatayım. Mesela Türkçede “kafa” ve “baş” kelimeleri eş anlamlıdır. Ancak her durumda birbirlerinin yerine kullanılmazlar. Birine “kafa atmak” yerine “baş atmak” diyemeyiz. Çünkü bu anlamı vermek için “atmak” fiili ile “kafa” kelimesini kullanırız, “baş” kelimesini kullanamayız. Ya da tersi, “başıma şöyle bir olay geldi” yerine “kafama şöyle bir olay geldi” diyemeyiz. Çünkü birçok kelime belli kelimelerle eşleşmiştir ve birlikte kullanılır. İşte aynen Türkçede olduğu gibi, İngilizcede de durum aynıdır. Burada yapılması gereken, birbirine yakışan, birbiriyle eşleşen kelimeleri bilmek ve bunu Türkçeye göre yapmamaktır. Make ve do fiillerinin Türkçesi “yapmak” olmasına rağmen, her kelime ile make kullanamayacağımız gibi, her kelime ile de do kullanamayız. Mesela, “hata yapmak” derken do a mistake diyemeyip make a mistake demeliyiz. Aynı şekilde, “ev ödevi yapmak” için make homework diyemeyip do homework demeliyiz. Kısacası collocation, birbirine yakışan kelimelerin yan yana kullanılması demektir. Şimdi make ve do fiilleriyle kullanılan kelimeleri listeleyeceğim. Bunları kalıp olarak öğrenmenizi tavsiye ederim.

Not: Daha çok “yapmak” diye bildiğimiz bu iki fiilin başka anlamlara da gelebileceğini unutmayın. 

MAKE

make a bargain = pazarlık yapmak
make a bed = yatak yapmak
make a career = kariyer yapmak
make a change = değişiklik yapmak
make a complaint = şikâyette bulunmak
make a contribution = katkıda bulunmak
make a date = çıkma teklif etmek
make a decision = karar vermek
make a dent = yamultmak
make a dress = elbise yapmak/dikmek
make a hole = delik açmak
make a living = hayatını kazanmak
make a mistake = hata yapmak
make a noise = gürültü yapmak
make a note = not etmek
make a profit = kâr etmek
make a reservation = rezervasyon yapmak
make a scratch = çizik atmak
make a statement = demeç vermek
make a suggestion = öneride bulunmak
make a team = takım/ekip kurmak
make a TV programme = TV programı yapmak
make an adjustment = ayarlama yapmak
make an alteration = değişiklik yapmak
make an appointment = randevu almak
make an arrest = tutuklamak
make an attempt = teşebbüs etmek
make an effort = çaba göstermek
make an emergency landing = acil iniş yapmak
make coffee = kahve yapmak
make money = para kazanmak
make progress = gelişme kaydetmek
make tea = çay yapmak

DO

do a dance = dans etmek
do a doctorate = doktora yapmak
do a favour = iyilik yapmak
do an operation = ameliyat yapmak
do business = iş yapmak
do damage = hasar vermek
do economics = iktisat okumak
do exercise = egzersiz yapmak
do experiment = deney yapmak
do gymnastics = jimnastik yapmak
do harm = zarar vermek
do lunch/dinner = yemek yemek
do one’s best = elinden geleni yapmak
do one’s duty = görevini yapmak
do one’s hair = saçını yapmak
do one’s homework = ev ödevini yapmak
do one’s nails = oje sürmek
do one’s teeth = dişlerini fırçalamak
do research = araştırma yapmak
do some skiing = kayak yapmak
do sport = spor yapmak
do the cleaning = temizlik yapmak
do the cooking = yemek yapmak
do the dishes = bulaşıkları yıkamak
do the exam = sınava girmek
do the ironing = ütü yapmak
do the laundry = çamaşır yıkamak
do the shopping = alışveriş yapmak
do the washing = çamaşır yıkamak
do yoga = yoga yapmak
do/make a deal = anlaşmak