By Ekrem Uzbay
A BIT & A BIT OF A
1. A bit, “biraz, birazcık, bir parça, bir nebze” demektir: Your daughter is a bit old to play with dolls. (Kızınız oyuncak bebeklerle oynamak için biraz büyük.)Can you drive a bit slower? (Arabayı biraz daha yavaş kullanabilir misin?) We
By Ekrem Uzbay
ABOVE & OVER
Bu iki kelime, anlam olarak aynı gibi görünse de, kullanım açısından farklılıklar gösterir: 1. Above ve over, “üzerinde, üstünde, üzerine, üstüne” anlamlarında kullanılır. Above, bu anlamda daha yaygındır: The water came up above/over our knees.
By Ekrem Uzbay
ACROSS, OVER & THROUGH
1. Across ve over, bir hattın, nehrin, yolun, köprünün öbür/karşı tarafına ya da öbür/karşı tarafında anlamlarında kullanılır: His village is just across/over the border. (Köyü, sınırın öbür tarafında.)He couldn’t jump across/over the stream.
By Ekrem Uzbay
AFRAID & FEAR
1. Teklifsiz dilde be afraid, fear’dan daha yaygındır: Don’t be afraid. (Korkma.) = Don’t fear denmez.Are you afraid of the dark? (Karanlıktan korkar mısın?) 2. I’m afraid (that), “maalesef, ne yazık ki” anlamına gelir:
By Ekrem Uzbay
By Ekrem Uzbay
AGO, BEFORE & FOR
1. Ago, zaman ifadelerinden sonra gelir: I met her six weeks ago. (Onunla altı hafta önce tanıştım.) = … ago six weeks denmez.a long time ago (uzun süre önce) 2. Ago, bitmiş bir
By Ekrem Uzbay
By Ekrem Uzbay
AIRPORT ENGLISH
Havalimanlarında neler konuşulur? Tipik cümleler ve sorular nelerdir? Cümlelerin anlamları ve açıklamalar için videoyu izlemenizi tavsiye ederim. At the check-in desk/counter – Where are you flying to?– May I have
By Ekrem Uzbay
ALLOW, PERMIT & LET
1. Allow ve permit Bu kelimelerin anlamları ve kullanımları birbirine benzer. Permit daha resmîdir. Her iki kelimeden sonra nesne ve mastar fiil gelir: We do not allow/permit people to smoke in the kitchen. (İnsanların mutfakta
By Ekrem Uzbay
ALMOST, NEARLY & PRACTICALLY
1. Almost ve nearly Almost ve nearly, “hemen hemen, yaklaşık, neredeyse, az kalsın” anlamındadır. Nearly, Amerikan İngilizcesinde daha az kullanılır: I’ve almost/nearly finished. (Hemen hemen/Neredeyse işim bitti.)There were almost/nearly a thousand people there. (Orada yaklaşık bin kişi vardı.)
By Ekrem Uzbay
ALONE, LONELY, LONESOME & LONE
Alone, “yalnız, tek başına” anlamında olup “yanında kimse yok” demektir. Lonely (Amerikan İngilizcesinde lonesome olarak kullanılır) ise, “ruhsal anlamda yalnız, kimsesiz” demektir: I like to be alone for short periods. (Ara ara yalnız kalmak istiyorum.)But
By Ekrem Uzbay
ALSO, AS WELL & TOO
Cümledeki yerleri: Also, as well ve too’nun anlamları birbirine benzese de cümlede aynı yerde kullanılmazlar. Also genel olarak fiilden önce gelir; as well ile too, genel olarak cümle sonunda kullanılır. As well, Amerikan İngilizcesinde pek yaygın değildir: She not only
By Ekrem Uzbay
ALTERNATE(LY) & ALTERNATIVE(LY)
Alternate(ly), “dönüşümlü (olarak), önce biri sonra öbürü” anlamına gelir: The ferry service will initially run on alternate days. (Feribot seferleri, başlangıçta iki günde bir yapılacak.)alternate layers of fruit and whipped cream
By Ekrem Uzbay
ALTHOUGH, DESPITE & IN SPITE OF
Bu üç kelime de “-e rağmen” anlamına gelir ama kullanımları farklıdır. Although‘dan sonra cümle gelir: Although Jack has got a good job, he still complains. (İyi bir işi olmasına rağmen Jack hâlâ
By Ekrem Uzbay
ALTHOUGH, THOUGH, BUT & HOWEVER
Although & though: bağlaçlar Bu iki kelime de zıtlık belirten bağlaç olup “-e rağmen, -e karşın, gerçi, olsa da” anlamlarındadır. Teklifsiz dilde though daha yaygındır: (Al)though I don’t like him, I agree that he’s
By Ekrem Uzbay
ANY MORE, ANY LONGER & NO LONGER
Bu üç ifade de “artık” anlamına gelir. Any more ve any longer olumsuz cümlelerde kullanılır. No longer ise olumlu cümlelerde kullanılır ve cümleyi olumsuz yapar: He can’t hurt you any
By Ekrem Uzbay
By Ekrem Uzbay
ARISE & RISE
1. Arise, “çıkmak, doğmak, baş göstermek, oluşmak” anlamına gelir. Düzensiz fiildir (arise, arose, arisen): Problems arose over plans to build a new tennis court here. (Buraya yeni bir tenis kortu yapma
By Ekrem Uzbay
By Ekrem Uzbay
AS IF, AS THOUGH & LIKE
1. As if ve as though “-mış gibi, -e benziyor, sanki” anlamlarına gelir: It looks as if / though it’s going to rain. (Yağmur yağacakmış gibi./Yağmur yağacağa benziyor.)It sounds as if / though