Türkçede çoğunlukla “eğer” diye başlayan cümlelerdir. Ancak biz “eğer” demeden de bu tür cümleleri kullanabiliriz. “Eğer yarın gelirsen” diyebildiğimiz gibi “yarın gelirsen” de deriz. Bu tür cümleleri İngilizcede if clause ile yazar ve söyleriz. Burada if clause cümlelerinin en tipik üç şeklini inceleyeceğiz: Type I, type II ve type III. Bu tür cümlelerin de size en lazım olacak hâllerinden söz edeceğim:

Type I

Bu tür cümlelerde if tarafında en çok simple present tense kullanılır: 

If I have enough money, __________. (Yeterli param olursa __________.) = Şu anda yok ama gelecekte olma ihtimali var.
If he has enough money, __________. (Yeterli parası olursa __________.) = Şu anda yok ama gelecekte olma ihtimali var.
If you are late again, __________. (Yine geç kalırsan __________.) = Şu anda geç kalmadın ama gelecekte olma ihtimalin var.
If he is late again, __________. (Yine geç kalırsa __________.) = Şu anda geç kalmadı ama gelecekte olma ihtimali var.

Cümlenin if tarafı böyleyse ana cümle nasıl olur? Ana cümle, anlama göre will, can ya da may ile yapılabilir. Fiilin yalın hâli kullanılır. If’in cümle başında ya da ortasında olmasının anlam bakımından bir farkı yoktur:

If I have enough money, I will buy a car. (Yeterli param olursa araba alacağım.)
If I have enough money, I can/may buy a car. (Yeterli param olursa araba alabilirim.)
If he has enough money, he will get married. (Yeterli parası olursa evlenecek.)
If he has enough money, he may get married. (Yeterli parası olursa evlenebilir.)
If you are late again, the boss will dismiss you. (Yine geç kalırsan patron seni kovacak.)
If he is late again, the boss may dismiss him. (Yine geç kalırsa patron onu kovabilir.)

Ayrıca, ana cümle imperative dediğimiz emir cümleleri ile de kurulabilir:

Call the police if you see a stranger around here. (Buralarda bir yabancı görürsen polisi ara.)
Get up early if you don’t want to miss the train. (Treni kaçırmak istemiyorsan erken kalk.)

Type II

Bu tür cümleler varsayım cümleleridir. Gerçekte olanın tersini söyler. Bir bakıma hayalî cümlelerdir. Cümlenin if tarafında en çok simple past tense kullanılır: 

If I had enough money, __________. (Yeterli param olsa __________.) = ama yeterli param yok.
If he had enough money, __________. (Yeterli parası olsa __________.) = ama yeterli parası yok.
If I were you, __________. (Senin yerinde olsam __________.) = ama ben sen değilim.
If he were rich, __________. (Zengin olsa __________.) = ama zengin değil.

NOT: I, he, she, it özneleriyle normal olarak was kullanılır ama bu yapıda were tercih edilir.

Cümlenin if tarafı böyleyse ana cümle nasıl olur? Ana cümle, anlama göre would, could ya da might ile yapılabilir. Fiilin yalın hâli kullanılır. If’in cümle başında ya da ortasında olmasının anlam bakımından bir farkı yoktur:

If I had enough money, I would buy a new car. (Yeterli param olsa yeni bir araba alırım/alırdım.) = ama yeterli param yok ve araba alamıyorum.
If he had enough money, he could go abroad. (Yeterli parası olsa yurt dışına gidebilir.) = ama yeterli parası yok ve yurt dışına gidemiyor.
If I were you, I wouldn’t buy that jacket. (Senin yerinde olsam o ceketi almam/almazdım.) = ama ben sen değilim.
If he were rich, he might help the poor. (Zengin olsa yoksullara yardım edebilir.) = ama zengin değil.

Type III

Bu tür cümlelerde geçmişte gerçekleşmemiş, olmuş bitmiş durumları anlatırız. Cümlenin if tarafında en çok past perfect tense kullanılır: 

If I had had enough money, __________. (Yeterli param olsaydı __________.) = ama yeterli param yoktu.
If he had had enough money, __________. (Yeterli parası olsaydı __________.) = ama yeterli parası yoktu.
If I had been rich, __________. (Zengin olsaydım __________.) = ama zengin değildim.
If you hadn’t interrupted the boss, __________. (Patronun sözünü kesmeseydin __________.) = Ama sözünü kestin.

Cümlenin if tarafı böyleyse ana cümle nasıl olur? Ana cümle, anlama göre would have , could have ya da might have ile yapılabilir. Fiilin past participle hâli kullanılır. If’in cümle başında ya da ortasında olmasının anlam bakımından bir farkı yoktur:

If I had had enough money, I would have gone abroad. (Yeterli param olsaydı yurt dışına giderdim.) = ama yeterli param yoktu ve yurt dışına gidemedim.
If he had had enough money, he could have bought a house. (Yeterli parası olsaydı ev alabilirdi.) = ama yeterli parası yoktu ve ev alamadı.
If I had been rich, I would have helped the poor. (Zengin olsaydım yoksullara yardım ederdim.) = ama zengin değildim ve yoksullara yardım edemedim.
If you hadn’t interrupted the boss, he wouldn’t have got furious. (Patronun sözünü kesmeseydin öfkelenmezdi.) = Ama sözünü kestin ve o da öfkelendi.

NOT: would have, would’ve olarak ve could have, could’ve olarak kaynaştırılabilir.

 

ŞİMDİ SÖZLÜ ZAMANI!

Aşağıdaki cümleleri yazmadan söylemeye çalışın. Cevapları videoda bulabilirsiniz.

1. Max bu kadar yoksul olmasa bir bisiklet alırdı. 

2. Şirket iflas ederse birçok insan işsiz kalır. 

3. Deniz dalgalı olmasaydı birkaç balık tutabilirdik. 

4. Evlilik tekliflerini reddetmese hemen evlenebilir. 

5. Eğer yarın akşam soğuk olursa evde oturacağım. 

6. O kadar meşgul olmasaydı iş yerinden erken çıkardı. 

7. Karım evde olsa çayı ben demlemezdim. 

8. Toplantıya katılsaydı kimse onu kovmayacaktı. 

9. Yarın erken kalkarsan yürüyüşe çıkabiliriz. 

10. Klasik müzik sevsen bizimle konserlere gelirdin.