IT
1. Bir cümlenin öznesi mastar ise, bu mastar normal olarak cümlenin başına gelmez. Bu durumda cümleye it ile başlanıp mastar daha sonra kullanılır. It ile en çok be + sıfat/isim yapısı kullanılır:
It’s nice to talk to you. (Sizinle konuşmak güzel.) = To talk to you is nice. demekten daha doğaldır.
It was good of you to phone. (Telefon etmeniz büyük incelikti.)
It was stupid of you to leave the door unlocked. (Kapıyı açık bırakman ne büyük aptallıktı.)
It’s important to book in advance. (Önceden yer ayırtmak önemlidir.)
It was a pleasure to listen to her. (Onu dinlemek bir zevkti.)
It, aynı zamanda for + nesne + mastar yapısında da kullanılır:
It will suit me best for you to arrive at about ten o’clock. (Saat onda falan gelmen bana çok uyar.)
It’s essential for the papers to be ready before Thursday. (Kâğıtların perşembeden önce hazır olması gerekiyor.)
2. Cümlenin öznesinin kendisi bir cümlecik ise it kullanılır:
It’s probable that we’ll be a little late. (Muhtemelen biraz geç kalacağız.)
It doesn’t interest me what you think. (Senin ne düşündüğün beni ilgilendirmez.)
It’s exciting when a baby starts talking. (Bir bebeğin konuşmaya başlaması heyecan vericidir.)
3. It, -ing yapılarının öznesi olabilir:
It was nice seeing you. (Seni görmek güzeldi.)
It’s worth going to Wales if you have the time. (Zamanın varsa Galler’e gitmeye değer.)
It’s no use trying to explain; I’m not interested. (Açıklamaya çalışmanın yararı yok; İlgilenmiyorum.)
It surprised me your not remembering my name. (İsmimi hatırlamaman beni şaşırttı.)
4. Bir işi yapmanın ne kadar zaman alacağını anlatan yapıda kullanılır:
It took me months to get to know her. (Onu tanımak aylarımı aldı.)
How long does it take to get to London from here? (Buradan Londra’ya gitmek ne kadar sürer?)
5. If, as if ve as though yapılarıyla kullanılır:
It looks as if we’re going to have trouble with Ann again. (Ann ile yine başımız derde girecek sanki.)
It will be a pity if we have to ask her to leave. But it looks as though we may have to. (Onun gitmesini istemek zorunda kalırsak yazık olacak. Ama öyle görünüyor ki istemek zorunda kalabiliriz.)
6. Cümlenin bir bölümünün vurgulandığı cleft sentence denilen yapılarda kullanılır:
It was my aunt who took Peter to London yesterday, not my mother. (Dün Peter’ı Londra’ya götüren halamdı, annem değil.)
It was Peter that my aunt took to London yesterday, not Lucy. (Halamın dün Londra’ya götürdüğü Peter’dı, Lucy değil.)
7. It, normal olarak isim takımlarının öznesi olarak kullanılmaz:
The new concert hall is wonderful. (Yeni konser salonu şahane.) = It’s wonderful the new concert hall denmez.
Ama teklifsiz dilde isim + relative clause yapısının öznesi olabilir:
It’s wonderful the enthusiasm that the children show. (Çocukların gösterdiği azim harika.)
Bu yapıda the way… çokça kullanılır:
It’s amazing the way (that) they work together. (Birlikte çalışmaları şaşırtıcı.)
It’s strange the way you know what I’m thinking. (Ne düşündüğümü bilmen garip.)
8. Bazı yapıların arasına girer:
We found it tiring to listen to him. (Onu dinlemek bize yorucu geldi.)
My blister made it a problem to walk. (Şişlik, yürümemi zorlaştırdı.)
I thought it strange that she hadn’t written. (Yazmaması bana garip geldi.)
George made it clear what he wanted. (George ne istediğini açıkça belirtti.)
I found it strange being in her house. (Onun evinde olmak tuhafıma gitti.)