JUST kullanımı

1. Just kelimesinin birçok anlamı vardır:

a) Az önce, demin, şimdi

My father has just phoned. (Babam demin/az önce/şimdi aradı.)

b) Daha

Keith’s still around. I saw him just last week. (Keith hâlâ buralarda. Daha geçen hafta gördüm onu.)

c) Just after, just before ve just when ifadelerinde “hemen” anlamındadır

I saw him just after lunch. (Onu yemekten hemen sonra gördüm.)

d) Sadece

Complete set of garden tools for just £15.99! (Sadece 15.99 pounda tam bahçe aletleri seti!)
I just want somebody to love me – that’s all. (Sadece biri beni sevsin istiyorum – hepsi bu.)

e) Tam

What’s the time? It’s just four o’clock. (Saat kaç? Tam dört.)
That’s just what I wanted. (Tam istediğim gibi.)

f)  Cidden

You’re just beautiful. (Cidden güzelsin.)
I just love your dress. (Elbiseni cidden beğendim.)

2. Just “demin, az önce, şimdi” anlamında iken İngiliz İngilizcesinde hem simple past tense ile hem de present perfect tense ile kullanılabilir:

Where’s Eric? ~ He’s just gone out. (Eric nerede? ~ Şimdi çıktı.)
I’ve just had a brilliant idea. (Şimdi aklıma parlak bir fikir geldi.)
John just phoned. His wife’s had a baby. (Demin John aradı. Eşi doğum yapmış.)

Amerikan İngilizcesinde ise her durumda simple past tense kullanılır:

Where’s Eric? He just went out. (Eric nerede? ~ Şimdi çıktı.)
I just had a brilliant idea. (Şimdi aklıma parlak bir fikir geldi.)

3. Just now, hem “şu anda” hem de “az önce, demin, şimdi” anlamlarına gelir:

She’s not in just now. Can I take a message? (Şu anda burada değil. Mesajınız varsa alabilir miyim?)
I saw Phil just now. He wanted to talk to you. (Demin Phil’i gördüm. Seninle konuşmak istiyordu.)

Just now “az önce, demin, şimdi” anlamlarında iken, cümlenin sonunda ya da ortasında bulunur:

I telephoned Ann just now. (Az önce Ann’i aradım.)
I’ve just now realised what I need to do. (Ne yapmam gerektiğini şimdi anladım.)