OVER kullanımı

Over kelimesinin önce preposition (edat) anlamlarına bakalım:

  1. Üzerinde, üstünde (değmeden)

There was a lamp hanging over the table. (Masanın üzerinde bir lamba vardı.)
She held the umbrella over me. (Bana şemsiye tuttu.)
We are flying over Italy. (İtalya üzerinde uçuyoruz.)

2. Üzerin(d)e, üstün(d)e (kısmen ya da tamamen kaplar pozisyonda)

She put a blanket over the sleeping child. (Uyuyan çocuğun üstüne bir battaniye örttü.)
The sign over the door said “Entrance”. (Kapının üstündeki tabelada “Giriş” yazıyordu.)
She put some cling film over the salad. (Salatayı streçledi.)
She put a shawl over her shoulders. (Omzuna bir şal aldı.)

3. Üzerinde, üstünde (Bir taraftan öbür tarafa) = across

There was a bridge over the river. (Nehrin üstünde bir köprü vardı.)
The children ran over the grass. (Çocuklar çimenlerde koştu.)

4. Üzerinden, üstünden (bir şeyi aşarak)

He jumped over the wall. (Duvarın üstünden atladı.)

5. Karşı tarafında, karşısında

Herbert lives over the road. (Herbert, yolun karşısında oturuyor.)
There is a pub over the road. (Yolun karşısında bir bar var.)

6. Her tarafını, her yerini (all over)

They’ve travelled all over the world. (Dünyanın her yerini gezdiler.)
There were books lying around all over the place. (Her yerde kitaplar vardı.)

7. Fazla

Over two million books have been sold so far. (Şimdiye kadar iki milyondan fazla kitap satıldı.)
I stayed in Portugal for over 10 days. (Portekiz’de 10 günden fazla kaldım.)

8. Üzerinde, üstünde (mevki); -den büyük (yaş olarak)

He has only the general manager over him. (Onun üstünde sadece genel müdür var.)
I have a regional sales director over me. (Benim üstümde bölge satış direktörü var.)
Children over the age of 15 pay the full price. (15 yaşından büyük çocuklar tam ücret öder.)

9. Sırasında, -de, -da

We’ll talk about it over lunch. (Onu yemekte konuşacağız.)
Shall we discuss it over a drink? (Bunu içki içerken tartışalım mı?)
You’ll forget her over time. (Onu zamanla unutacaksın.)

10. Hakkında, ile ilgili

He was killed during an argument over money. (Para ile ilgili bir tartışmada öldürüldü.)
There is no point in arguing over something so unimportant. (Bu kadar önemsiz bir şey hakkında tartışmanın anlamı yok.)

11. -de, -da

I heard the news over the radio. (Haberi radyoda duydum.)
They spoke over the phone. (Telefonda konuştular.)

Şimdi over kelimesinin adverb (zarf) anlamlarına bakalım:

1. Karşı tarafa, karşıya

He stopped and crossed over. (Durdu ve karşıya geçti.)
Wait over there. (Şurada bekle.)

2. Bitmiş, sona ermiş

The conference is over. (Konferans bitti.)

3. Yeniden, tekrar

You must do it over. (Onu yeniden yapman lazım.)

4. (Telsiz konuşmalarında) Tamam

Message received. Over. (Mesaj alındı. Tamam.)