PREPOSITIONS (II) by, with, without
BY
a. Pasif cümlelerde “tarafından” anlamında:
The company was founded by Mr. White. (Şirket, Bay White tarafından kuruldu.)
The novel was translated by a famous author. (Roman, ünlü bir yazar tarafından çevrildi.)
b. Taşıt araçlarıyla “ile” anlamında:
by car/train/plane/air/sea/ship/boat
I go to work by bus. (İşe otobüsle gidiyorum.) = I go to work with bus. denmez.
They travelled across Turkey by car. (Türkiye’yi arabayla gezdiler.)
Not: By ile taşıt aracının arasına başka kelime gelmez:
We always travel by bus. (Biz hep otobüsle gezeriz.) = by the bus denmez. Eğer the konulursa on the bus olur: We always travel on the bus.
c. Hitaplarda “ile” anlamında:
Staff address each other by their first name. (Personel, birbirine ilk adları ile hitap eder.)
d. Tarih ve saatlerde “-e kadar” anlamında:
He had promised to be back by 7 o’clock. (Saat 7’ye kadar döneceğine söz vermişti.)
They said the plumber would be here by Tuesday. (Tesisatçının salıya kadar burada olacağını söylediler.)
e. Mistake ve chance kelimeleriyle:
I read one of your e-mails by mistake. (Yanlışlıkla e-postalarından birini okudum.)
We met quite by chance. (Tamamen şans eseri karşılaştık.)
f. “Yanında, yanından, kenarında, kıyısında” anlamında:
He was sitting by the window. (Pencerenin kenarında oturuyordu.)
There is a lovely cafe by the lake. (Göl kıyısında şirin bir kafe var.)
g. Bazı ölçü ve miktar ifadeleriyle:
Our workers are paid by the hour. (Bizim işçilere saat başına ödeme yapılır.)
Our wages were increased by 10 %. (Ücretlerimiz %10 oranında artırıldı.)
The room is 3 metres by 2 metres. (Oda, 3 metreye 2 metre.)
h. Bazı ifadelerde:
little by little = azar azar
bit by bit = azar azar
day by day = günden güne
one by one = teker teker
minute by minute = dakika dakika
item by item = kalem kalem
stage by stage = aşam aşama
WITH
a. “İle” anlamında:
He still lives with his parents. (Hâlâ anne ve babasıyla yaşıyor.)
Don’t argue with me. (Benimle tartışma.)
The hills were covered with snow. (Tepeler karla kaplıydı.)
Not 1: “Oraya uçakla gitti.” derken He went there by plane. denir ama He went there with plane. denmez.
Not 2: “Brian, Sally ile evli.” derken Brian is married with Sally. denmez. Brian is married to Sally. denir.
Not 3: “Susan ile evlendi.” derken He married with Susan. denmez. He married Susan. denir.
Not 4: “Onunla buluştum.” derken I met with him. denmez. I met him. denir. Meet with, daha çok “toplantı yapmak” anlamına gelir.
Not 5: “Personelimiz işe kotla gelmez.” derken Our staff don’t come to work with jeans. denmez. Our staff don’t come to work in jeans. denir.
b. “…sı olan, …lı” anlamında:
a room with a high ceiling (yüksek tavanı olan/yüksek tavanlı bir oda.)
a girl with red hair (kızıl saçlı bir kız)
a house with a garden (bahçeli bir ev)
tea with milk (sütlü çay)
c. “Bir şey ile” anlamında:
She stirred the soup with a spoon. (Çorbayı bir kaşıkla karıştırdı.)
He wiped his eyes with his hand. (Gözlerini eliyle sildi.)
She cleaned the table with a cloth. (Masayı bir bezle sildi.)
WITHOUT
a. “-siz, -sız, olmadan, olmaksızın, -meden” anlamlarında:
She can read without glasses. (Gözlüksüz okuyabiliyor.)
He walked past without saying anything. (Hiçbir şey demeden yürüyüp gitti.)
They endured four days without water. (Su olmadan dört gün dayandılar.)
We accepted their offer without hesitation. (Tekliflerini tereddütsüz kabul ettik.)
She closed the door without making a sound. (Kapıyı ses çıkarmadan kapattı.)
b. With, “…sı olan, …lı” anlamında iken without, tam tersi, “-sı olmayan, -sız” anlamındadır:
a dress without sleeves (kolsuz bir elbise)
SÖZLÜ (Aşağıdaki cümleleri söyleyin. Cevaplar için videoyu seyredin.)
1. Tek kelime etmeden yanımdan geçti.
2. Çayı şekersiz içemem.
3. Saat 4’e kadar geleceğini söylemiştin.
4. Dışarıya şapkasız çıkma.
5. Uzun saçlı kızı tanıyor musun?
6. Oraya taksiyle mi gittin?
7. Vazoyu yanlışlıkla kırdım.
8. Nehir kıyısında küçük bir kulübesi var.
9. Patronumla yemek yedim.
10. Paketi bir bıçakla açtık.