SMALL & LITTLE farkı
1. Small, boyutla ilgilidir. Big ve large kelimelerinin karşıtıdır:
You’re too small to be a policeman. (Polis olamayacak kadar küçüksün.) = Ufak tefeksin.
These shoes are too small for me. (Bu ayakkabılar bana çok küçük.)
2. Little kelimesinin anlamında daha ziyade duygu vardır:
Poor little thing; come here and let me look after you. (Zavallı küçük şey; buraya gel de sana bakayım.)
What’s he like? ~ Oh, he’s a funny little man. (Nasıl biri? ~ A, komik küçük/ufak tefek bir adam.)
What’s that nasty little boy doing in our garden? (Şu yaramaz küçük oğlan bizim bahçede ne yapıyor öyle?)
They’ve bought a pretty little house in the country. (Şehir dışında güzel küçük bir ev aldılar.)
3. Birkaç belirli ifadede little kelimesi, small ya da short kelimesi ile aynı anlamda kullanılır:
little finger (küçük parmak)
a little while (kısa bir süre)
the little hand of a clock (saatin akrebi)
4. İngiliz İngilizcesinde little, yüklem durumunda pek yaygın değildir. Ayrıca üstünlük ve en üstünlük hâlleri normal olarak kullanılmaz:
The puppy was so small and sweet. (Köpek yavrusu öyle küçük ve tatlıydı ki.) = The puppy was so little… demekten daha doğaldır.
He’s the smallest baby I’ve ever seen. (Hayatımda gördüğüm en küçük bebek.) = …the littlest baby… demekten daha doğal.