SOSYAL DİL (SOCIAL LANGUAGE) kullanımı
Her dilde, insanlarla tanışırken, veda ederken, tatile çıkarken, yemeğe otururken vb. kullanılan belirli ifadeler vardır. Buna “sosyal dil” denir. Türkçede sık sık kullandığımız “kolay gelsin, elinize sağlık, sıhhatler olsun” gibi ifadeler İngilizcede yoktur. Sosyal dil, kültürden kültüre değişir. Aşağıda İngilizcede kullanılan sosyal dile örnekler bulacaksınız.
1. Tanıştırmalar
İnsanları tanıştırırken genellikle aşağıdaki ifadeler kullanılır:
John, do you know Helen? (John, Helen ile tanışıyor musunuz?)
Helen, this is my friend John. (Helen, arkadaşım John’u tanıştırayım.)
Sally, I don’t think you’ve met Elaine. (Sally, galiba Elaine ile tanışmıyorsunuz.)
I don’t think you two know each other, do you? (Galiba siz ikiniz tanışmıyorsunuz, değil mi?)
Can/May I introduce John Willis? (John Willis’i tanıştırabilir miyim?)
Yeni tanıştırılmış insanlar genellikle birbirlerine How do you do? (= Memnun oldum), Hello ya da Hi (= Merhaba) derler. Amerikalılar çoğunlukla How are you? (= Nasılsınız?) derler.
Bu arada How do you do? ifadesi bir soru gibi gözükse de anlamı “Nasılsınız?” değil, “Memnun oldum.”dur. Karşıdaki kişi de normal olarak How do you do? diye cevap verir.
Bir başka cevap ise Glad/Pleased to meet you. (= Tanıştığımıza memnun oldum.) ifadesidir. Tanıştırılan insanlar çoğu kez el sıkışırlar.
2. Selamlaşmalar
İnsanlarla karşılaşınca resmî dilde Good morning/afternoon/evening (= Günaydın/İyi günler/İyi akşamlar) denir. Teklifsiz dilde ise Hello/Hi (= Merhaba) denir.
İnsanların yanından ayrılırken Goodbye (= Hoşçakal) denir.
Teklifsiz dilde kullanılan diğer ifadeler de şöyledir:
Bye/Bye-bye (= Hoşçakal)
Cheers (= Hoşçakal, eyvallah)
Take care (= Kendine iyi bak)
See you (= Görüşürüz)
See you later/ tomorrow/next week etc. (= Sonra/yarın/haftaya vb. görüşürüz)
It was nice to meet/meeting you. (= Tanıştığımıza memnun oldum)
Good day (= İyi günler) ifadesi pek kullanılmaz.
Good night (= İyi geceler) ise insanların yanından ayrılırken kullanılır, karşılaştığımızda kullanılmaz.
3. Hâl hatır sorma
Tanıdığımız insanlarla karşılaşınca hâl hatır sorarız. İngilizcede bu durumda aşağıdaki ifadeler kullanılabilir:
How are you? (= Nasılsın(ız)?)
How’s it going? (= Nasıl gidiyor?, Naber?)
How are things? / How’s things? (Ne var ne yok?)
How (are) you doing? (= Nasıl gidiyor?)
Resmî cevaplar:
Very well, thank you. And you? (= Çok iyiyim, teşekkür ederim. Ya siz?)
Fine, thank you. (= İyiyim, teşekkür ederim)
Teklifsiz cevaplar:
Fine/Great, thanks. (= İyiyim, sağol)
All right (= İyidir)
(It) could be worse. (= İdare eder)
OK. (= İyidir)
Not too bad. (= Fena değil)
Mustn’t grumble. (= Yuvarlanıp gidiyoruz; İç güveyisinden hâllice)
So-so. (= Şöyle böyle)
4. Özel kutlamalar
Happy birthday! (= Mutlu yıllar!)
Many happy returns! (= Nice yıllara!)
Happy New Year / Easter! (= Mutlu yıllar/Paskalyalar!)
Happy/Merry Christmas! (= Mutlu Noeller!)
Congratulations on your new job (= Yeni işini kutlarım.)
5. Dikkat çekme
Birisinin dikkatini çekmek ya da garsona seslenmek için çoğunlukla Excuse me! (= Affedersiniz!, Bakar mısınız?) kullanılır.
6. Özür dileme
Birisinin sözünü kesmeden önce ya da o kişiyi rahatsız etmeden önce İngilizler Excuse me (= Affedersiniz) der. Yapılan hatanın ardından ise Sorry (= Affedersiniz, özür dilerim) denilir:
Excuse me. Could I get past? (Affedersiniz. Geçebilir miyim?)
Oh, sorry, did I step on your foot? (Özür dilerim. Ayağınıza mı bastım?)
Excuse me, could you tell me the way to the station? (Affedersiniz, istasyona nasıl gidiliyor?)
Yapılan hatanın ardından Amerikalılar Excuse me ifadesini de kullanırlar. Amerikan İngilizcesinde Sorry demenin yanı sıra I beg your pardon da kullanılır:
I beg your pardon. I didn’t realise this was your seat. (Özür dilerim. Burasının sizin yeriniz olduğunu anlamadım.)
İnsanların dediklerini duymayınca ya da anlamayınca,
Sorry? (= Efendim?)
What? (= Ne?)
(I beg your) pardon? (= Anlayamadım?) ya da
Pardon me? (= Efendim?) ifadeleri kullanılabilir:
Mike’s on the phone.__Sorry?__I said Mike’s on the phone. (Mike telefonda__Efendim?__Mike telefonda dedim.)
7. Yolculuklar
Have a good trip/journey (= İyi yolculuklar)
Safe journey home (= Sağ salim dönün)
Seyahatten dönenlere şunlar söylenebilir:
Did you have a good journey/trip/flight? (Yolculuğunuz iyi geçti mi?)
How was the journey/trip/flight? (Yolculuk nasıl geçti?)
Eğlenmek için dışarı çıkan birine:
Have a good time! ya da Enjoy yourself! (= İyi eğlenceler!). Özellikle Amerikan İngilizcesinde bu anlamda sadece Enjoy! demek yeterlidir.
Sınavlardan ya da tehlikeli ve zor etkinliklerden önce Good luck! (= İyi şanslar!) denir.
Evine/yurduna dönenlere arkadaşları ya da aileleri Welcome back/home (= Evine hoş geldin.) derler.
8. Tatiller
Tatile çıkacak birisine:
Have a good holiday/vacation (= İyi tatiller) ya da Have a good time (= İyi eğlenceler) denir. Tatilden dönülünce ise Did you have a good holiday/vacation? (= Tatilin iyi geçti mi?) denir.
9. Yemekler
İngilizcede yemeklerin başında ve sonunda söylenen belirli ifadeler yoktur. Örneğin yemeği beğendiyseniz This is very nice. (= Birebir karşılığı olmasa da “elinize sağlık” gibi bir anlamı var) denir. Yemekten sonra ise That was lovely/delicious; thank you very much. (= Çok güzel olmuş, çok teşekkür ederiz) denir. Size servis yapan garsonlar ise “afiyet olsun” anlamında Enjoy your meal derler.
10. İçki içerken
Kadeh kaldırırken “şerefe, sağlığınıza” anlamında Cheers! ve Your health! denir. Doğumgünü, düğün, terfi gibi kutlamaya değer durumlarda Here’s to Betty! (= Betty’ye); Here’s to the new job! (= Yeni işe!); Here’s to the happy couple! (= Mutlu çifte!) denir.
11. Selam söyleme
Tipik selam söyleme şekilleri:
Give my best wishes/regards/greetings/love to Sally. (Sally’ye selamımı söyle.)
Remember me to Sally. (Sally’ye selam söyle.)
Say hello to Sally for me. (Sally’ye benden selam söyle.)
Selam iletilirken söylenenler:
Sally sends her best wishes/regards. (Sally selam söyledi.)
Sally says hello. (Sally selam söyledi.)
12. Başsağlığı
En bilinen ifadeler:
I was very/terribly/extremely sorry to hear about… (… duyduğuma çok üzüldüm.)
Please accept my deepest sympathy. (Başınız sağolsun.)
13. Davetler ve ziyaretler
Birisini davet ederken çoğu kez Would you like to …? (= …mek ister misiniz?) ifadesi kullanılır.
Buna cevaben aşağıdakiler denir:
Thank you very much. (= Çok teşekkür ederim)
That would be very nice/lovely. (= Çok iyi olur)
Thanks, that would be great (= Sağol, harika olur)
Sorry. I’m afraid I’m not free. (= Kusura bakma. Maalesef müsait değilim)
Ziyarete gittiğiniz evden ayrılırken:
Thank you very much. That was a wonderful evening. (= Çok teşekkür ederim. Harika bir akşamdı) denir.
14. Teklifler ve cevapları
Teklifler:
Would you like…? (= İster misiniz?)
Can/May I get/offer you …? (= Sana … alayım mı?)
Would you like me to ...? (= …yapmamı ister misin?)
Can/May I...? (= …ebilir miyim?)
Shall I…? (= …edeyim mi?)
Tipik cevaplar:
Yes, please. (= Evet lütfen)
No, thank you. (Hayır teşekkür ederim)
Thanks, I’d love some. (= Sağol, isterim)
I’d love to. (= Çok isterim)
That’s very nice/kind of you. (= Çok naziksin)
Not: Thank you ifadesi, teklifi hem kabul ederken hem de reddederken kullanılır.
15. Ricalarda
Birisinden bir şey isterken normal olarak “evet/hayır” sorusu kullanılır:
Could you lend me a pen? (= Bana bir kalem verebilir misiniz?)
16. Bir şey verirken
Birisine bir şey verirken “Buyrun.” anlamında Here you are. ya da Amerikan İngilizcesinde There you go. denir.
17. Teşekkür etme
Thank you. (= Teşekkür ederim)
Thanks very much / a lot. (= Çok sağol)
Thank you very much. (= Çok teşekkür ederim)
Cheers. (Sağol, eyvallah)
Thanks. (= Sağol)
“Bir şey değil, rica ederim, önemli değil” anlamlarında aşağıdaki ifadeler kullanılır:
Not at all
You’re welcome.
Don’t mention it.
That’s (quite) all right.
That’s OK.
No problem.
18. Yatarken
Birisi yatarken çoğu kez “iyi uykular” anlamında Sleep well denir. Sabahleyin ise Did you sleep well? (= İyi uyudun mu?) ya da How did you sleep? (= Nasıl uyudun?) ifadeleri kullanılır.