THROUGH kullanımı

a) (tünel, orman, boru, hortum, vs.) –den geçerek, arasından, -den, -dan:

We drove through a tunnel. (Tünelden geçtik.)
They walked slowly through the woods. (Yavaş yavaş ormandan geçtiler.)
The path climbs steeply through the trees. (Patika, ağaçların arasından dik bir biçimde yükseliyor.)

b) (pencere) –den:

She was watching her son through the kitchen window. (Mutfak penceresinden oğlunu seyrediyordu.)

c) (kalabalık) –i yararak, -den:

He struggled through the crowd till he reached the front. (Kalabalığı yararak öne geçti.)
The men raced the stolen car through an army checkpoint at 180 kph. (Adamlar, çalıntı arabayla askerî kontrol noktasından saatte 180 km hızla geçtiler.)

d) (akıl, kafa) –den geçerek, -in içinde, -de:

His words kept running through my mind/head. (Sözleri, kafamın içinde dönüp duruyordu.)

e) (trafik ışıkları) –de, -da:

I saw him drive through a red light. (Kırmızı ışıkta geçtiğini gördüm.)

f) Başından sonuna kadar, boyunca, -den … –e kadar:

It rained all through June and into the first half of July. (Hazirandan temmuzun ilk yarısına kadar yağmur yağdı.)
We sat through two lectures and then left. (İki konferans boyunca oturduk ve sonra çıktık.)
Only one hotel remained open through the year. (Sadece bir otel yıl boyunca açık kaldı.)
You’d better read through the instructions carefully. (Kullanma talimatını başından sonuna kadar dikkatle okusanız iyi olur.)

g) Nedeniyle, -den dolayı, … yüzünden:

The company lost the order through production delays. (Üretim gecikmelerinden dolayı şirket siparişi kaybetti.)
In 1998 he retired through ill health. (1998’de sağlığının bozulması yüzünden emekli oldu.)
Most accidents occur through human error. (Çoğu kaza insan hatası yüzünden olur.)

h) Sayesinde, yardımıyla, vasıtasıyla, -erek, -den:

I got my car through my brother who works in a garage. (Arabamı, serviste çalışan kardeşim vasıtasıyla/yardımıyla/sayesinde aldım.)
We sold the house through advertising in the local paper. (Yerel gazeteye ilan vererek evi sattık.)
Through hard work and determination, the team has achieved remarkable success. (Çok çalışma ve azim sayesinde takım büyük bir başarı kazandı.)
Concert tickets are being sold through the Internet. (Konser biletleri internetten satılıyor.)
I heard through a friend of Sally’s that there has been trouble in the family. (Ailede bir sorun olduğunu Sally’nin bir arkadaşından duydum.)