PREPOSITIONS (III) true, through, throughout, thorough

Bu dört kelimenin anlam ve kullanım farklarına bir bakalım:

TRUE: Bir sıfat olan bu kelimenin anlamları ve örnek cümleleri aşağıdadır: 

a. Gerçek:

The film is based on a true story. (Film, gerçek bir hikâyeden alınmıştır.)
He has always been a true friend to me. (O, benim için her zaman gerçek bir dost olmuştur.)

b. Doğru:

Everything I told you is true. (Sana söylediğim her şey doğru.)
Is it true that David has gone back to teaching? (David’in öğretmenliğe geri döndüğü doğru mu?)

THROUGH: Bir edat olan bu kelimenin anlamları ve örnek cümleleri aşağıdadır: 

a. İçinden, -den, -dan

They walked through the forest. (Yürüyerek ormandan geçtiler.)
He drove through the tunnel. (Arabayla tünelden geçti.)
The teacher explained how the blood flows through the heart. (Öğretmen, kanın kalbin içinden nasıl aktığını açıkladı.)
The sofa didn’t fit through the door. (Kanepe kapıya sığmadı/kapıdan geçmedi.)
We took a shortcut through the woods. (Ormanın içinden kestirmeden gittik.)
I felt the wind whistling through tiny cracks in the wall. (Duvardaki küçücük çatlaklardan rüzgârı hissediyordum.)  
The worker was drilling through the concrete wall. (İşçi, beton duvarı matkapla deliyordu.)

b. Yüzünden

The company lost the order through production delays. (Şirket, üretim gecikmeleri yüzünden siparişi kaybetti.)
The professor retired through ill health. (Profesör, sağlık sebepleri yüzünden emekli oldu.)

c. ile, sayesinde, vasıtasıyla, aracılığıyla

He achieved remarkable success through hard work. (Çok çalışma ile/Çok çalışarak kayda değer bir başarı kazandı.)
Concert tickets are being sold through the Internet. (Konser biletleri internetten satılıyor.)
They issued a statement through their lawyer. (Avukatları aracılığıyla bir açıklama yayımladılar.)

THROUGHOUT: Bir edat olan bu kelimenin anlamları ve örnek cümleleri aşağıdadır: 

a. Boyunca, süresince, başından sonuna kadar

My sister stayed with me throughout my long illness. (Kız kardeşim, uzun hastalığım süresince yanımda kaldı.)
Kevin was faithful to his wife throughout their marriage. (Kevin, evlilikleri boyunca eşine sadık kaldı.)

b. Her yerinde, tüm …

People throughout the country are out of work. (Tüm ülkedeki insanlar işsiz.) 

THOROUGH: Bir sıfat olan bu kelimenin anlamı ve örnek cümleleri aşağıdadır: 

Kapsamlı, ayrıntılı, adamakıllı, iyice

The waiter gave the table a thorough wipe. (Garson, masayı iyice sildi.)
The doctor gave me a thorough medical examination. (Doktor beni iyice muayene etti.)
The officers made a thorough examination of the wreckage. (Görevliler, enkazı ayrıntılı biçimde incelediler.)

SÖZLÜ SINAV (Aşağıdaki cümleleri söyleyin. Cevaplar için videoyu seyredin.)

1. Lara, gerçek duygularını asla göstermez. 
2. Savaş boyunca İstanbul’da kaldılar. 
3. Bölgenin kapsamlı bir araştırmasını yaptılar. 
4. Bazı becerileri tecrübe ile öğrenebiliriz. 
5. Demiryolu, bir tünelden geçiyor. 
6. Çevre kirliliği tüm dünyada büyük bir sorundur. 
7. Bakanın önceki demeci doğruydu. 
8. Oğlumu mutfak penceresinden seyrediyordum. 
9. Film boyunca esnedim.
10. Çoğu kaza, insan hatası yüzünden meydana gelir.