PREPOSITIONS (IV) from, to, for, about
Bu edatların hem en bilinen anlamlarını hem de farklı anlamlarını göreceksiniz.
FROM: -den, -dan
Did you come all the way from the city centre? (Ta şehir merkezinden mi geldin?)
The shop is open from 9:00 a.m. to 10:00 p.m. (Dükkân, sabah 9’dan akşam 10’a kadar açık.)
Prices start from 10 dollars. (Fiyatlar 10 dolardan başlıyor.)
The hotel is 5 km. from the coast. (Otel, sahilden 5 km.)
I borrowed some money from my friend. (Arkadaşımdan biraz borç aldım.)
We were good friends from that day on. (O günden itibaren iyi arkadaş olduk.)
What time does the flight from London arrive? (Londra’dan gelen uçak kaçta varır?)
The wind was coming from the north. (Rüzgâr kuzeyden geliyordu/esiyordu.)
The desk is made from pine. (Masa, çamdan yapılmıştır.)
Acaba from edatını Türkçede her zaman “-den, -dan” olarak mı söyleriz?
Where are you from? (Nerelisin?)
I’m from Istanbul. (İstanbulluyum.)
The view from the room was breathtaking. (Odanın manzarası nefes kesiciydi.)
He suffers from migraines. (Migreni var.)
Two from ten is eight. (Ondan iki çıkarsa sekiz kalır.)
TO: -e, -a, -ye, -ya
I am going to the USA next week. (Haftaya ABD’ye gidiyorum.)
He ran to the door. (Kapıya koştu.)
Can you give this ticket to Peter? (Bu bileti Peter’a verebilir misin?)
Give the gun to me. (Silahı bana ver.)
It’s ten to four. (Saat dörde on var.)
He was rushed to hospital. (Hastaneye kaldırıldı.)
I have to go to the bank. (Bankaya gitmem gerekiyor.)
Unemployment rate has risen to 4 million. (İşsizlik oranı 4 milyona yükseldi.)
This may sound strange to you. (Bu sana tuhaf gelebilir.)
What is it to you? (Bundan sana ne?)
Acaba to edatını Türkçede her zaman “-e, -a, -ye, -ya” olarak mı söyleriz?
I like listening to music. (Müzik dinlemeyi seviyorum.)
I want to talk to the manager. (Müdürle konuşmak istiyorum.)
Can I speak to John? (John ile konuşabilir miyim?)
She likes chatting to her friends. (Arkadaşları ile sohbet etmeyi seviyor.)
He pointed to a distant spot on the horizon. (Ufukta uzak bir noktayı gösterdi/işaret etti.)
There must be 40 to 45 people here. (Burada 40-45 kişi var galiba.)
FOR: için
Have you bought something for the new baby? (Yeni bebek için bir şey aldın mı?)
Is this for me? (Bu benim için mi?)
There is a message for you. (Sizin için bir mesaj var.)
They are having a party for Jim’s 10th birthday. (Jim’in 10. yaş günü için bir parti veriyorlar.)
Acaba for edatını Türkçede her zaman “için” olarak mı söyleriz?
Amasya is famous for its apples. (Amasya, elması ile ünlüdür.)
I drove for kilometres. (Kilometrelerce araba kullandım.)
Wait for me in front of the cinema. (Sinemanın önünde beni bekle.)
I’ve been living in this village for a year. (Bir yıldır bu köyde yaşıyorum.)
Did you pay for the book? (Kitabın parasını ödedin mi?)
He works for a large oil company. (Büyük bir petrol şirketinde çalışıyor.)
He is quite tall for his age. (Yaşına göre bayağı uzun boylu.)
The house is for rent. (Ev kiralık.)
The house is for sale. (Ev satılık.
ABOUT: a. Hakkında, ile ilgili
This is the book about the Independence War. (Kurtuluş Savaşı ile ilgili kitap bu.)
What were you talking about? (Ne hakkında konuşuyordunuz?)
We were talking about her strange hat. (Onun tuhaf şapkası hakkında konuşuyorduk.)
What do you think about me? (Benim hakkımda ne düşünüyorsun?)
Acaba about edatını Türkçede her zaman “hakkında, ile ilgili” olarak mı söyleriz?
I was thinking about you. (Seni düşünüyordum.)
The boss was furious about our mistake. (Patron, hatamıza öfkelendi.)
b. Aşağı yukarı, yaklaşık
We are about 2 kilometres from home. (Evden yaklaşık 2 kilometre uzaktayız.)
He is about 2 metres tall. (Boyu yaklaşık 2 metre.)
It happened about two years ago. (Yaklaşık iki yıl önce oldu.)
SÖZLÜ SINAV (Aşağıdaki cümleleri söyleyin. Cevaplar için videoyu seyredin.)
1. Arkadaşımdan az önce bir e-posta aldım.
2. Koronavirüs ile ilgili makaleyi okudun mu?
3. Saat 8 için bir masa ayırttım.
4. İstasyona iki dakikada yürüyerek gidebilirsiniz.
5. Havalimanından otele yaklaşık 20 km’dir.
6. Bu çantayı benim için taşır mısın?
7. Cebinden bir mendil çıkardı.
8. Oğlum, Michigan Üniversitesi’ne gidiyor.
9. Köpeğin tasmasını çite bağladım.
10. Üniversite, liseden çok farklıdır.