TAKE FİİLİ VE PHRASAL VERBS
Düzensiz bir fiil olan take fiili, take-took-taken olarak çekilir. En önemli anlamları aşağıda verilmiştir:
1. Almak
I took your ruler by mistake. (Cetvelini yanlışlıkla aldım.)
Did you take any money out of my wallet? (Cüzdanımdan hiç para aldın mı?)
Take your umbrella with you. (Şemsiyeni yanına al.)
2. Götürmek
We are taking the children to the cinema on Sunday. (Pazar günü çocukları sinemaya götürüyoruz.)
3. Çalmak
Has anything been taken? (Bir şey çalınmış mı?)
4. Çıkarmak
If you take 2 from 6, you get 4. (6’dan 2 çıkarırsanız 4 kalır.)
5. Kabul etmek
Do you take credit cards here? (Burada kredi kartı kabul ediyor musunuz?)
6. İçine sığmak, almak
This tank will take 50 litres. (Bu depo 50 litre alır.)
7. Satın almak
What newspaper do you take? (Hangi gazeteyi alıyorsunuz?)
8. Tutmak
Take my hand as we cross the road. (Yolun karşısına geçerken elimi tut.)
9. Binmek
I always take the train. (Ben hep trene binerim.)
10. (elbise, ayakkabı) Giymek
What size shoes do you take? (Kaç numara ayakkabı giyiyorsun?)
11. (süre) Almak, sürmek
It took me all day to drive home. (Eve arabayla gitmek tüm günümü aldı.)
Broken bones take time to heal. (Kırık kemiklerin iyileşmesi zaman alır.)
12. Ölçmek
Nurses took my temperature. (Hemşireler ateşimi ölçtü.)
13. (ilaç) İçmek, almak
Take this tablet twice a day. (Bu hapı günde iki kere iç/al.)
14. (not) Almak
She took notes during the meeting. (Toplantı sırasında not aldı.)
15 (risk) Almak
The director took a risk in giving the film’s main role to an unknown actor. (Yönetmen, rolü, tanınmayan bir oyuncuya vererek risk aldı.)
16. (sorumluluk) Almak
The minister took full responsibility for the disaster and resigned. (Bakan, felaketin tüm sorumluluğunu alıp istifa etti.)
TAKE İLE KULLANILAN PHRASAL VERB’LER
Take after: Benzemek, çekmek
I hope my son doesn’t take after his grandfather. (İnşallah oğlum büyükbabasına çekmez.)
Take away: Elinden almak, mahrum bırakmak
No government can take away the rights of its people. (Hiçbir hükûmet, halkının haklarını ellerinden alamaz.)
Take down: Not etmek, kaydetmek
I took down everything the chairman said. (Başkanın söylediği her şeyi not ettim.)
Take in: a. Misafir etmek, evini açmak
Who will take this orphan in? (Bu yetime evini kim açacak?)
b. Aldatmak, kandırmak, dolandırmak
He takes in old women and persuade them to give him their money. (Yaşlı kadınları kandırıp paralarını kendisine vermeleri için onları ikna eder.)
Take off: a. (giysi, şapka) Çıkarmak
A gentleman takes his hat off when greeting a lady. (Bir centilmen, bir hanımefendiye selam verirken şapkasını çıkarır.)
b. (uçak) Havalanmak, kalkmak
The plane took off so smoothly. (Uçak sarsılmadan kalktı.)
Take out: a. (leke) Çıkarmak
There is a dirty mark on the shirt, and I don’t think the usual washing powder will take it out. (Gömlekte leke var ve sıradan deterjanın bunu çıkaracağını sanmıyorum.)
b. (birini yemeğe) Çıkarmak
I want to take you out to a meal on your birthday. (Doğum gününde seni yemeğe çıkarmak istiyorum.)
c. (poliçe, sigorta) Yaptırmak
I am going to take out a life insurance policy. (Hayat sigortası yaptıracağım.)
d. (kredi) Çekmek
I had to take out a loan to pay my taxes. (Vergilerimi ödemek için kredi çekmek zorunda kaldım.)
Take over: a. (kontrolü, yönetimi) ele almak, ele geçirmek
Our soldiers took over some important enemy positions. (Askerlerimiz, bazı önemli düşman mevzilerini ele geçirdi.)
b. (sorumluluğu) Üstlenmek
The government took over the responsibility for paying homeless people. (Hükûmet, evsiz insanlara para verme sorumluluğunu üstlendi.)
c. (şirket yönetimini) Devralmak
When his father died, he took over the company. (Babası ölünce şirketi devraldı.)
Take up: a. (yer, zaman) Tutmak, almak, kaplamak, işgal etmek
Preparing a meal takes up the whole afternoon. (Yemek hazırlamak, tüm öğleden sonrayı alıyor.)
b. İlgi duymak, merak sarmak
When did you first take up music? (Müziğe ilk ne zaman merak sardın?)
SÖZLÜ. Aşağıdaki soruları bu ünitede öğrendiğiniz phrasal verb’ler ile sözlü olarak cevaplayın. Cevaplar için videoyu seyredin.
1. Kimse özgürlüğümü elimden alamaz.
2. Uçak sabah 10:00’da kalktı.
3. 10 yaşındayken yağlıboya resme merak sardı.
4. Oturma odasındaki büyük masa çok yer kaplıyor.
5. Şirket, rakiplerinden biri tarafından devralındı.
6. Askerî liderler, ülkenin yönetimini ele geçirdi.
7. Paltosunu çıkarıp boğulan çocuğu kurtarmak için nehre atladı.
8. Böyle eski bir numaraya kandın mı?
9. Lisa annesine çekmiş.
10. Yaşlı adam, terkedilmiş çocuğa evini açtı.