Bu yazımda, daha çok “keşke” diye bilinen wish clause üzerinde duracağım. Wish, aslında “istemek, arzu etmek” anlamında bir fiildir. Mesela, “Müdürle konuşmak istiyorum.” cümlesini birkaç şekilde söyleyebiliriz. Bunlardan biri wish ile kurulur:

  1. I want to speak to the principal.
  2. I would like to speak to the principal.
  3. wish to speak to the principal.

Wish fiilinin böyle kullanımı da vardır ama en çok kullanıldığı yapı “keşke” dediğimiz yapıdır. Şimdi bu yapının hangi durumlarda nasıl kullanıldığını inceleyelim:

1. Şimdiki ya da geniş zamanda söylemek istediğimiz “keşke” cümleleri simple past tense ile ya da kullandığımız yapının “geçmiş” hâli ile kurulur. Mesela şöyle bir cümle düşünelim: I want to be a basketball player, but I am not tall enough. (Basketbolcu olmak istiyorum ama boyum yeterince uzun değil.). Bu cümle bize şu anla ilgili gerçek bilgiyi veriyor ve simple present tense ile kurulmuş. Peki biz bu cümleyi “keşke” olarak söylersek nasıl olur?

I wish I were tall enough. (Keşke yeterince uzun boylu olsam.) deriz. Çünkü ben gerçekte yeterince uzun boylu değilim ve “keşke” anlamında wish clause kullandık ve cümleyi simple past tense ile (were) kurduk.  

Başka örnekler verelim:

can’t play chess as well as you. (Senin kadar iyi satranç oynayamıyorum.) 
I wish I could play chess as well as you. (Keşke senin kadar iyi satranç oynayabilsem.)

I don’t have a dog. (Köpeğim yok.)
I wish I had a dog. (Keşke köpeğim olsa.)

2. Bu “keşke” yapısı “geçmiş zamanda” ise ne olur? O zaman past perfect tense (had done) ya da past perfect continuous tense (had been doing) kullanırız: 

scolded my son in front of the guests. (Oğlumu misafirlerin önünde azarladım.)
I wish I hadn’t scolded my son in front of the guests. (Keşke oğlumu misafirlerin önünde azarlamasaydım.)

It was snowing when I left home. (Evden çıktığımda kar yağıyordu.)
I wish it hadn’t been snowing when I left home. (Keşke evden çıktığımda kar yağmasaydı.)

3. Wish ile would kullanılırsa, kişilerin pişmanlıkları, memnuniyetsizlikleri, rahatsızlıkları, sabırsızlıkları ya da kızgınlıkları anlatılmış olur:

You are smoking a lot. (Çok sigara içiyorsun.)
I wish you would stop smoking. (Keşke sigarayı bıraksan.)

Bu cümlelerden şunu anlıyoruz: Karşımızdaki kişi çok sigara içiyor ve biz bu durumdan rahatsızız ve kişiden sigarayı bırakmasını, yani davranışını değiştirmesini istiyoruz. 

You are driving too fast. (Arabayı çok hızlı kullanıyorsun.)
I wish you wouldn’t drive so fast. (Keşke arabayı bu kadar hızlı kullanmasan.)